İşhan Manastır Kilisesi / Kanlı Kilise
En ideal ay
Kasım
☔ Karadeniz'in iklimine hazırlıklı olmak önemli, şemsiyenizi unutmayın
İdeal ziyaret süresi
1 gün
🚳 bisiklet kullanımına elverişli değil
🚶♀️yürüyüşe elverişli
🚳 bisiklet kullanımına elverişli değil
🚶♀️yürüyüşe elverişli
🪷Güzel Elen
Bu kilisenin bir diğer adı Kanlı Kilise'dir, bunun sebebi bir rivayete bağlıdır. İşhan Kilisesinin onarımını üstlenen Selçuklu kale beylerinden birinin kızı olan, güzelliği dillere destan Elen uğruna çok can kaybı verildiği için yapı Kanlı Kilise olarak da anılmaktadır. Elen ile evlenmek isteyen gençlerin girdikleri ok atma yarışında başarısız olup öldürülmesinden sonra kilisenin bu ismi aldığı rivayet edilir.
İşhan Köyü içinde bulunan İşhan Manastırı kilise ve şapelden oluşmaktadır. Rahip Khandza'nın yeğeni ve öğrencisi rahip Seba tarafından, kral Andernese'nin desteği ve maddi katkısı ile yaptırılmıştır. Manastırın yapımına 955 yılında Gürcü kralı David zamanında başlanmış, 1027 yılında Bagratlı kralı Magistros tarafından bitirilmiştir. Düz bir arazi üzerinde yer alan manastırdan günümüze kilise ve kuzeybatı yönünde bulunan şapel ulaşmıştır. Kilisenin doğu cephesi üç kademeli bir bölümden oluşur. Kilisede yuvarlak kemerli, dikdörtgen formlu, at nalı biçiminde kemerle kuşatılan pencereler bulunur. Kilisedeki duvar resimlerinin bazı bölümleri günümüze ulaşmış, kubbe içindekiler de zarar görmeden günümüze ulaşmıştır.
🔔 Manastır'ın Geçmişinde
İşhan Manastırı 9. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen bu manastırın yerinde, 7. yüzyılın ilk yarısında Psikopos Nerses tarafından inşa edilmiş olan kilisenin yıkıntıları bulunuyordu. Saba Nerses'in hatırasını yaşatmak için eski kiliseden kalan sunağın yarım dairesel apsisini yeni kilisenin bir parçası haline getirmiştir. Saba tarafından inşa edilmiş olan manastırın ana kilisesi ve bazilika, kaba yonu taşlarla inşa edilmişti. Fakat manastır 11. yüzyılın ilk yarısında iki kez yenilenmiştir. Yapıların ikinci yenilenmesi Gürcü kralı 6. Bagrat döneminde, 1032 yılında gerçekleşmiştir. Bu sırada İşhani kilisesinin bütün cephe taşları düzgün kesme taşlarla yenilenmiştir. Bu yenileme, İşhani piskoposu Anton'un öncülüğünde mimar İvane Morçaisdze gerçekleştirilmiştir. 2016 yılındaki restorasyon çalışmaları sırasında İşhani kilisesinin batı tarafında birkaç yapının kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Buradaki kalıntıların hayli eski bir yapıya ait olduğu tahmin edilmektedir. İşhani Manastırı, Çoruh havzasındaki beş piskoposluk merkezlerinden biriydi. Tao bölgesinin 16. yüzyılda Osmanlıların eline geçmesinden sonra da bir süre faaliyeti devam etmiş ve 17. yüzyılda son bulmuştur. Kilisenin bir bölümü 19. yüzyılın sonundan 1983 yılına kadar cami olarak kullanılmıştır. Manastırdan geriye kalan kilise ve şapel 1987 yılında manastır Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilerek korunması gereken taşınmaz kültür varlıkları listesine alınmıştır.
🌳 Manastırın Yeşilliği
Şehir barajları ve masmavi nehri ile önemli bir konuma sahip olmasının yanı sıra manzaranın vermiş olduğu huzur ve sakinlik ile önemli bir yere sahiptir. Nehirde yapılan su sporları, yeşil doğasında yapılan piknik ve kampları ile gelenlerin kaliteli vakit geçirmelerine olanak sağlar. Şehirde birçok kilise bulunmaktadır. Bu kilise ziyaretçilere geçmiş dönemlerin dini inançları hakkında bilgi verir. Hangi uygarlıkların egemenliği altına girdiğini bu yapılarla ziyaretçilere aktarır.
Doğa yürüyüşü yapmayı sevenlerin hem şehri hem de manastırı gezerken büyük keyif aldıkları bilinir. Çünkü yürüyüşe elverişli alanların olması, bu alanlarda dinlenme yerleri, yemek yeme yerlerinin olması yorgunluğu dindirmektedir. Manzara eşliğinde gezip deneyim yaşama fırsatı sunan şehir birçok aktiviteyi de içinde barındırır. Bunlar; trekking, su sporları, kamp, piknik vb. Birçok yapıya sahip olan şehir bu yapıların geçmişi, inancı, şu anki durumu hakkında bilgiler verir.
Gidince görülmeli
Barhal Kilisesi
Barhal Çayı
Yusufeli Barajı
Esbeki Manastır Kompleksi
Dört Kilise
Yakın gezi rotaları
Yaylalar Köyü
Ciro Şelalesi
Çoruh Nehri
Altıparmak Dağları
🌿Habitatın Bileşenleri
Artvin sınırları içerisinde yetişen yöreye has bitki ve çiçek çeşitleri bulunmaktadır. Bunlar: Fritillaria latifolia, Androsace villosa, Tulipa armena, Iris nezahatiae, Androsace albana, Primula algida, Glaucium corniculatum, Tchihatchewia isatidea, Epigaea gaultherioides, Psephellus appendicigerus, Galanthus krasnovii, Lilium ponticum (yayla sümbülü), Acer cappadocicum subsp. divergens, Alyssum artvinense, Campanula troegerae, Psephelus pecho, Chesneya elegans, Clypeola raddeana, Lathyrus woronowii..
Bölgenin yeşilliklerle kaplı olması birçok sebzenin de yetişmesini sağlar.
🐍Artvin yakınlarındaki Çoruh Vadisi’nde bir tanesi yöreye özgü Vipera pontica (Çoruh Engereği) türü olmak üzere, en az üç tane engerek yılanı türü kaydedilmiştir. Bunlardan Kafkas engereği ve Çoruh engereği nesli tehlike altında olan türlerdir. Alanda aynı zamanda çok sayıda kelebek türü bulunmaktadır. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan kızıl akbabalar, nehir kenarındaki kayalıklardayaşamaktadırlar. Nehir çevresindeki alanlar, boz ayı, dağ keçisi, çengel boynuzlu keçi, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, porsuk, sansar, su samuru, tavşan, keklik, yaban tavuğu, , çulluk, yaban ördeği, kumru, sarı asma, karabaşlı iskete, ardıç kuşu, güvercin ve ağaçkakan gibi türleri içeren zengin bir yabani hayata sahiptir.
🔗Bu bölge hakkında daha derin bilgi için aşağıdaki sitelere göz atabilirsin
İşhan Manastır Kilisesi↗
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi
İşhan (İşhani) Manastır Kilisesi’nin Dünü ve Bugün↗
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Anadolu Bölgesi ile sınır ili olan Artvin, engebeli ve zorlu topografik bir coğrafi yapıya sahiptir. M.S. 4.yüzyılda...
İşhan Kilisesi↗
Gürcistan'da bilinen ilk manastır, 5. yüzyılda, Kral Vahyang Gorgaslan (449-499) tarafından, bugünkü Bağcılar Köyü'nün bulunduğu yere kurulan Opiza Manastırı...
İşhan Manastırı↗
İşhan Manastırı • Konumu, Fotoğrafları ve Hakkındaki Bilgiler
işhan Manastırı (Kanlı Kilise) - Gezenek↗
Manastırdan günümüze bir kilise ve bir şapel ulaşmıştır. Kilisenin adı ilk olarak,951 tarihli “Grigor Khandza'nın Yaşamı” adlı elyazmasında geçer.